1 MAYIS MI, İSYAN MI ?

Emekli Polis Cemil Alpaslan'ın sosyal medyada yer alan polis grup sayfalarında " 1 mayis MI, İsyan MI ? " başlıklı paylaşımı polisler tarafından beğenildi.

Cemil Alpaslan'ın paylaşımında şu ifadeler yer aldı :

"1 MAYIS MI, İSYAN MI ?

Pandemi salgının devam ettiği günlerde işçi ve emekçilerimizin 1 Mayıs Bayramı mahzun geçti. Bu zor günlerden elbet çıkacağız ve işçilerimiz daha güzel günlerde yine coşkuyla 1 Mayıs’ı kutlayacaklardır.

Ancak dün İstanbul Taksim Meydanına çıkmak isteyen DİSK sendikası mensubu bir grup, açık açık provakasyona imza attı. Yetkililerin kendileriyle defalarca görüşmesine rağmen şımarıkça, haddi aşacak şekilde polisle çatışmak için ellerinden geleni yaptılar. Kanun tanımaz tavırları ile devlete meydan okudular. Üstelik sokağa çıkma yasağına rağmen devlete baş kaldırırcasına sokağa döküldüler. Kendilerini yasaların üstünde gördüler.

Orada görevli Emniyet Amiri gayet kibar bir şekilde net bir çözüm öneriyor: “Hepinizi araçlarımızla Taksim’e götürelim, eyleminizi yapın, fotoğraflarınızı da biz çekelim, sokağa çıkma yasağı var, sağlık gerekçesiyle yürüyüşünüze müsaade edemeyiz, bulunduğunuz yer bile sağlıksız, bize yardımcı olun..” demesine rağmen grup dinlemiyor ve saldırıya geçiyor. Millet Ramazan ayında ve mübarek Cuma günlerinde dahi camilere giremezken bu şımarık azınlığa da ne oluyor.

Aralarına katılan, milletvekilliği vasfını dahi taşımayan, defalarca Türk Devletine hakaretler yağdırmış biri çıkıp şov yaparak, Türk Polisine hakaretler savuruyor. Bu günler kin kusma zamanı değil. Orada hakaret ettiğin Polis değildir. O Polisler yüce Türk Devletinin üniformasını taşıyor. Kanun ve yönetmeliklere uygun olarak Türk devleti adına görev yapıyor. Ettiğiniz galiz sözler o üniformaya dokunmayacağı gibi sana geri iade oluyor unutma sözde vekil.

Senin galiz sözlerin polise değil devletedir aslında. Devlete olan kininin sokağa yansımış halidir. Bunun gereğini yapmakta devlete düşer. Yani namus devletin, şeref devletin, gereğini yapmak da devletin görevidir.

Daha öncede bazı siyasi partilere mensup vekiller Türk Polisine benzer galiz sözlerle saldırdılar. Taş atan, tokat atan, aracında terörist taşıyan, silah taşıyan, polisin üzerine araçla saldıran siyasi yetkililer dahi oldu ülkemizde.

Yasama yetkisine sahip, yasa yapıcı insanlar, kendi yaptıkları yasaları çiğniyorsa iktidar ve yasayı uygulayanlar bunun gereğini yapmalıdır.

Eğer muktedir olmak istiyorsan zalime gereken cevabı vereceksin. Bu millet 15 Temmuz’da tankların önünde can vererek devletine ve hükümetine sahip çıktı. Yine sahip çıkar. Sana yetki verirken bu had bilmezlere haddini bildir dedi. Mehmet Akif;“Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!” diyerek nasıl bir duruş göstermemiz gerektiğini şiirlerinde anlatmıştır.

Artık milletin sabrını taşırmayın. Çıkın kanunlar çerçevesinde gereğini yapın.Milletvekilliği vasfı taşımayan kim varsa yüce meclisten atılsın. Geri adım nereye kadar. Sürekli alttan alış nereye kadar. Susmak nereye kadar. Müsamaha nereye kadar.

Sen böyle davrandıkça demokrasiyi içine sindiremeyen, sürekli demokrasi dışı güçlerden medet uman insanlar çıkar darbeyle tehdit eder. Bir başkası çıkar idam sehpasını hatırlatır, seçimle olmazsa başka şekilde gidecekler der.

Buradan devletin yasalarını tanımayanlara Abdürrahim Karakoç’un bir dörtlüğü ile cevap vererek yazımı bitireyim; “Mıgırdıç’ı sever de Osman’ı sevmez zındık. İti-domuzu sever, insanı sevmez zındık. İster ki diz üstüne çökertilsin Türkiye. Ekmeğini yer amma vatanı sevmez zındık.”

 

ÖZEL HABER- ** Halis KAHRAMAN ** Türkiye Haber Ajansı