KONDA'nın Toplumsal Değişim Raporu ŞOK etkisi yaptı.
Rapora göre; Türkiye’de “Ateist” oranı arttı, dindar oranı ise azaldı.KONDA, 10 yıllık toplumsal değişim raporunu yayınladı.
Rapora göre; ateist oranı yüzde 300 oranında artarak, yüzde 1'den yüzde 3'e çıkarken, dindar oranı yüzde 55'ten yüzde 51'e geriledi."İnançlı" olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 31'den yüzde 34'e çıkarken, "Sofu" olduğunu söyleyenlerin oranıysa yüzde 13'ten yüzde 10'a düştü. İnançsızların oranıysa yüzde 1'den yüzde 2'ye çıktı.Raporda yer alan "İbadet" ve "Örtünme" bölümlerine göreyse oruç tutanların oranı yüzde 77'den yüzde 65'e geriledi."Başörtüsü" kullanma oranı yüzde 52'den 53'e çıkarken, "Türban"ı tercih oranı ise yüzde 13'ten yüzde 9'a düştü. Raporun Hayat Tarzları bölümüne göre ise Modern ve muhafazakarlık azalırken, işte tehlike sinyali olan Geleneksel Muhafazakarlık yüzde 37 den yüzde 45 e tırmanmış... Mutluluk ise yüzde 57 den yüzde 52 ye gerilemiş. Yani insanlar, inancını kaybetmiş ve mutlu değil...ATEİZM NEDEN ARTTI, GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?KONDA'nın son raporundaki ateist oranının artmasını değerlendiren, Din Felsefesi Araştırmaları Merkezi Başkanı, Din Felsefecisi Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, “Ateizm Cehâlet ortamında filizlenir.” Dedi.KONDA Araştırma Şirketi 10 yıllık toplumsal değişim raporun açıkladı.
2008 ile 2018 arasında çeşitli alanlarda karşılaştırmalar yapılan Raporda, hayat tarzları konusunda çarpıcı veriler yer alırken Ateizm’in yüzde 300 artması dikkat çeken en önemli nokta oldu.KONDA Araştırma Şirketi'nin raporunda, her fırsatta yüzde 99'unun Müslüman olduğu belirtilen Türkiye'deki ateistlerin oranında artış görülüyor.Rapora göre ateistlerin oranı 10 yıl içerisinde yüzde 1'den 3'e çıkarken, kendini dindar olarak tanımlayanların oranıysa yüzde 55'ten 51'e geriledi.TAM ANLAMIYLA HERŞEYİN BAŞI ''CEHALET''."Tam anlamıyla herşeyin başı CEHALET" ifadesiyle toplumsal uyarıda bulunan Din Felsefecisi Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, "Türkiye’de kültürel ve sosyolojik bir Müslümanlık yaşanıyor. Ama Müslümanlık sadece nüfus cüzdanında yer alıyor. İnsanlar ne olduğunu bilmedikleri bazı dini ritüelleri yerine getirmekle Müslüman olduğunu düşünüyorlar. Oysa Müslümanlık, sadece namaz, hac, türban takmak gibi dini ritüellerden ibaret değildir. En başta ilim sonrasında 24 saatı kapsayan ahlak, kul hakları ve itikadi anlamda yaşanacak değerler de İslamiyet’in ana değerleridir." Diye konuştu.ATEİZM NEDİR?Özellikle gençliğin okumayan, öğrenmeyen bilgiyi aramayan bir yapıya ulaştırıldığını ve bunda globalleşen dünyayı da etkisi altına alan İnternet ve sosyal medyanın etkili olduğuna dikkat çeken Din Felsefecisi Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, “Özellikle gelenekselleşmiş ama temel bilgisi tam olarak öğrenilmeyen ritüllerle yetinen ve araştırıp öğrenmeyen yeni nesilde sorun yaşanıyor. Öncelikle Ateizm, Tanrı inancının reddidir. Tanrı fikrine dayalı –Teist- dünya görüşünü kabul etmemek demektir. Yani -Tanrı’ya inanmamak-, yada -Tanrı inancının yokluğu- anlamına geldiği söylenebilir.
Gençliğin diğer bir tehlikesi de Deizm’dir. Deizm, evrenin bir yaratıcısı olduğunu kabul etmekle beraber, dinlerin ilahi olduğunu kabul etmez. Deizmin bakış açısına göre, Tanrı başlangıçta evreni yaratmış ve sonra işleyişine karışmamıştır. Dinler ilahi değil, insan yapısıdır.
ateizm ve Deizm, Tanrının varlığı ile ilgili felsefedir. Bu nedenle, bilgisi olmayan cahil bireylerin karışmış kafalarında yer edinmektedir.” Sözlerine yer verdi.Tanrı’nın var olup olmadığı konusunun felsefenin temel tartışmalarından olduğunu da hatırlatan Din Felsefecisi Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, “Felsefe tarihinde bu konuda, teizm, deizm, fideizm, ateizm, agnostisizm, panteizm gibi birçok tez ortaya konulmuştur. Sokrates, Platon, Aristoteles, epikuros gibi filozofların yaşadığı antik yunan döneminde tektanrıcılık egemen olmadığı için, Tevrat, İncil ve Kuran’da tanımlandığı biçimiyle bir Tanrı kavramı, felsefenin gündeminde olmamıştır. hıristiyanlık ve İslam dinlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, Tanrı konusu felsefenin gündemine girmiştir. Bu bağlamda Augustinus, Aquinas, Anselmus, İbn Sina, Descartes, Leibniz, Locke, Berkeley gibi filozoflar Tanrı’nın varlığını savunmuşlar; Hume, Nietzsche, Marx, Sartre, Russell gibi filozoflar ateist ve/veya agnostik kuramlar geliştirerek, Tanrı kavramını reddetmişlerdir. Felsefenin önemi de bu çoğulculuğundan ve diyalektik yapısından kaynaklanmaktadır.” Cümlelerini kullandı.Din Felsefesi Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, "Türkiye ve İslam coğrafyası kendi özü ve kökü olan İslâmî, ilmî ve felsefî aydınlanmasını tekrar yaşadığında, cehalet yerini sağlam bilgiye terk ettiğinde, bu topraklarda ateizm veya türevleri tutunamaz." Dedi.
Rapora göre; Türkiye’de “Ateist” oranı arttı, dindar oranı ise azaldı.KONDA, 10 yıllık toplumsal değişim raporunu yayınladı.
Rapora göre; ateist oranı yüzde 300 oranında artarak, yüzde 1'den yüzde 3'e çıkarken, dindar oranı yüzde 55'ten yüzde 51'e geriledi."İnançlı" olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 31'den yüzde 34'e çıkarken, "Sofu" olduğunu söyleyenlerin oranıysa yüzde 13'ten yüzde 10'a düştü. İnançsızların oranıysa yüzde 1'den yüzde 2'ye çıktı.Raporda yer alan "İbadet" ve "Örtünme" bölümlerine göreyse oruç tutanların oranı yüzde 77'den yüzde 65'e geriledi."Başörtüsü" kullanma oranı yüzde 52'den 53'e çıkarken, "Türban"ı tercih oranı ise yüzde 13'ten yüzde 9'a düştü. Raporun Hayat Tarzları bölümüne göre ise Modern ve muhafazakarlık azalırken, işte tehlike sinyali olan Geleneksel Muhafazakarlık yüzde 37 den yüzde 45 e tırmanmış... Mutluluk ise yüzde 57 den yüzde 52 ye gerilemiş. Yani insanlar, inancını kaybetmiş ve mutlu değil...ATEİZM NEDEN ARTTI, GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?KONDA'nın son raporundaki ateist oranının artmasını değerlendiren, Din Felsefesi Araştırmaları Merkezi Başkanı, Din Felsefecisi Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, “Ateizm Cehâlet ortamında filizlenir.” Dedi.KONDA Araştırma Şirketi 10 yıllık toplumsal değişim raporun açıkladı.
2008 ile 2018 arasında çeşitli alanlarda karşılaştırmalar yapılan Raporda, hayat tarzları konusunda çarpıcı veriler yer alırken Ateizm’in yüzde 300 artması dikkat çeken en önemli nokta oldu.KONDA Araştırma Şirketi'nin raporunda, her fırsatta yüzde 99'unun Müslüman olduğu belirtilen Türkiye'deki ateistlerin oranında artış görülüyor.Rapora göre ateistlerin oranı 10 yıl içerisinde yüzde 1'den 3'e çıkarken, kendini dindar olarak tanımlayanların oranıysa yüzde 55'ten 51'e geriledi.TAM ANLAMIYLA HERŞEYİN BAŞI ''CEHALET''."Tam anlamıyla herşeyin başı CEHALET" ifadesiyle toplumsal uyarıda bulunan Din Felsefecisi Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, "Türkiye’de kültürel ve sosyolojik bir Müslümanlık yaşanıyor. Ama Müslümanlık sadece nüfus cüzdanında yer alıyor. İnsanlar ne olduğunu bilmedikleri bazı dini ritüelleri yerine getirmekle Müslüman olduğunu düşünüyorlar. Oysa Müslümanlık, sadece namaz, hac, türban takmak gibi dini ritüellerden ibaret değildir. En başta ilim sonrasında 24 saatı kapsayan ahlak, kul hakları ve itikadi anlamda yaşanacak değerler de İslamiyet’in ana değerleridir." Diye konuştu.ATEİZM NEDİR?Özellikle gençliğin okumayan, öğrenmeyen bilgiyi aramayan bir yapıya ulaştırıldığını ve bunda globalleşen dünyayı da etkisi altına alan İnternet ve sosyal medyanın etkili olduğuna dikkat çeken Din Felsefecisi Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, “Özellikle gelenekselleşmiş ama temel bilgisi tam olarak öğrenilmeyen ritüllerle yetinen ve araştırıp öğrenmeyen yeni nesilde sorun yaşanıyor. Öncelikle Ateizm, Tanrı inancının reddidir. Tanrı fikrine dayalı –Teist- dünya görüşünü kabul etmemek demektir. Yani -Tanrı’ya inanmamak-, yada -Tanrı inancının yokluğu- anlamına geldiği söylenebilir.
Gençliğin diğer bir tehlikesi de Deizm’dir. Deizm, evrenin bir yaratıcısı olduğunu kabul etmekle beraber, dinlerin ilahi olduğunu kabul etmez. Deizmin bakış açısına göre, Tanrı başlangıçta evreni yaratmış ve sonra işleyişine karışmamıştır. Dinler ilahi değil, insan yapısıdır.
ateizm ve Deizm, Tanrının varlığı ile ilgili felsefedir. Bu nedenle, bilgisi olmayan cahil bireylerin karışmış kafalarında yer edinmektedir.” Sözlerine yer verdi.Tanrı’nın var olup olmadığı konusunun felsefenin temel tartışmalarından olduğunu da hatırlatan Din Felsefecisi Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, “Felsefe tarihinde bu konuda, teizm, deizm, fideizm, ateizm, agnostisizm, panteizm gibi birçok tez ortaya konulmuştur. Sokrates, Platon, Aristoteles, epikuros gibi filozofların yaşadığı antik yunan döneminde tektanrıcılık egemen olmadığı için, Tevrat, İncil ve Kuran’da tanımlandığı biçimiyle bir Tanrı kavramı, felsefenin gündeminde olmamıştır. hıristiyanlık ve İslam dinlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, Tanrı konusu felsefenin gündemine girmiştir. Bu bağlamda Augustinus, Aquinas, Anselmus, İbn Sina, Descartes, Leibniz, Locke, Berkeley gibi filozoflar Tanrı’nın varlığını savunmuşlar; Hume, Nietzsche, Marx, Sartre, Russell gibi filozoflar ateist ve/veya agnostik kuramlar geliştirerek, Tanrı kavramını reddetmişlerdir. Felsefenin önemi de bu çoğulculuğundan ve diyalektik yapısından kaynaklanmaktadır.” Cümlelerini kullandı.Din Felsefesi Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, "Türkiye ve İslam coğrafyası kendi özü ve kökü olan İslâmî, ilmî ve felsefî aydınlanmasını tekrar yaşadığında, cehalet yerini sağlam bilgiye terk ettiğinde, bu topraklarda ateizm veya türevleri tutunamaz." Dedi.